ÇOKLU ORTAM TASARIMI

Bu hafta ki Çoklu Ortam dersimizde Çoklu Ortam Kuramlarından bahsettik. İlk öncelikle çoklu ortam nedir onu bir anlayalım.

Çoklu ortam; metin, görüntü, grafik, çizim, ses, video ve animasyonların bilgisayarda gösterilmesi, dosyalarda saklanması, bilgisayar ağından iletilmesi ve sayısal olarak işlenmesi ile ilgili bir kavramdır. Çoklu ortam dediğimiz zaman, çeşitli türdeki bilgi kaynaklarının bir arada olması anlaşılmaktadır. Bir örnekle açıklarsak; sadece ses veya görüntü, bilginin gösterildiği birer ortamdır; bunlar bir araya getirildiğinde ise çoklu ortam olarak adlandırılmaktadır. Bu durumda; metin, görüntü, grafik, çizim, ses, video ve animasyonların birden fazlasının bir arada bulunmasına çoklu ortam denir.

Çoklu ortamın ne demek olduğunu anladığımıza göre şimdi kuramlardan yani ortaya atılmış farklı görüşlerden bahsedebiliriz. Çoklu ortam kuramlarını derste de işlediğimiz üzere 3 ana başlıkla sınıflandırabiliriz.

İkili kodlama: Çevremizdeki bilgileri, görsel veya işitsel olarak iki kanal aracılığıyla algılarız. İki kanalı kullanarak algıladıklarımız çift yönlü algıya girer. Örneğin; kedi sözcüğünü duyduğumuzda görüntüsünün de beynimizde belirmesi olarak düşünebiliriz.
Sınırlı kapasite: Belleğimizi bir flash bellek olarak düşünürsek o flash belleğe kapasitesinden fazla bilgi yükleyemeyiz. Kısa süreli bellekte zaman sınırı olduğu için, giren bilgiler eğer 20-25 sn sonra tekrar edilmezse hafızadan silinir. Bir şeyi hatırlamak istiyorsak ya tekrar edeceğiz ya da kodlayacağız. Örneğin; Telefon numaralarını kodlama gibi.

VERİ =>DUYUŞSAL BELLEK ===> KISA SÜRELİ BELLEK ===>UZUN SÜRELİ BELLEK

DİKKAT                              TEKRARLAMA

Aktif işlemci: Kısa süreli belleklerin işlemesine yöneliktir. Çevremizden bilgileri alıyoruz düzenliyoruz. Önceki bilgilerimizle alaka kuruyoruz sonra o bilgiyi yenileriyle birleştiriyoruz. Yani;

Önceden öğrenilen bilgi + yeni öğrenilenler = ortaya yeni bir bilgi çıkarma.

Kuramların oluşmasında bize yardımcı olan Dale’nin yaşantı konisini ve Mayer’in ilkelerini gözden geçirelim.

Dale’nin yaşantı konisi: Dale’ye göre öğrenme bireyin ihtiyacından dürtüden ya da güdülemeden doğar. Çevreyle bir etkileşim olur ve birey o bilgiyi alır. Zamanla davranış, beceri ve tutuma dönüşebilir.
Dale, yaşantı konisinde; öğrenenlerin okuyan kısmı bilgilerinin %10’unu hatırlarken, en fazla hatırlayanların ise gören-işiten-duyan-ve uygulayanların oluşturduğunu söyler. En az hatırlanan ve unutulan kısmı okuyanlar oluşturur. Bu sırayı %20’lik bir kısımla duyduklarını birileriyle paylaşanlar izliyor. Gördüklerinin %30’unu hatırlayanlar, hem görüp hem duyduklarının %50’sini hatırlayanlar, görüp işittikleri ve söylediklerinin %80’inini, görüp işitip söylediklerinin ve yaptıklarının %90’nını hatırlayanlar diye hiyerarşik olarak bir yaşantı konisi oluşturmuştur.
Bu yaşantı konisi dört temel bileşenden oluşmaktadır. Bunlar;

  • Basitten karmaşığa,
  • Kendi kendine edinilenden başkalarının yardımıyla edinilene,
  • Çok sayıda duyundan az sayıda duyuya,
  • Somuttan soyuta   doğru bir sıralama içindedir.Çoklu ortam tasarım ilkesi: Çoklu ortam tasarımını, Mayer 7 tane ilkesiyle açıklığa kavuşturmuştur.
  1. 1.    Çoklu ortam ilkesi: Öğrenenler, sadece sözcüklerden oluşan ortamlardansa,  resim ve sözcüklerin birlikte sunulduğu ortamlarda daha iyi öğrenirler. Mayer’e göre bir şey öğretilmek istendiğinde resimlerle desteklenirse öğrenme daha iyi gerçekleşir.
  2. Uzamsal yakınlık ilkesi:  Verilmek istenen bilgi resimle desteklenirse eğer,  resim ve sözcüklerin birbirine yakın olması gerekir. Bu ilke dikkate alındığında öğrenme aktifleşir, resim ve sözcükler birbirinden uzak olursa öğrenme zorlaşabilir.
  3. Zamansal yakınlık:  Resim ve sözcüklerin aynı anda sunulmasını vurgulayan bu ilkede, verilmek istenen bilgi sözcüklerle ifade edilirken aynı zamanda resimde hemen yanı başında bulunmalıdır ki öğrenme kolaylaşsın. Ardı sıra sunulursa öğrenme karmaşıklaşabilir, öğrenen; resimler ve sözcükler arasında ilişki kurmakta zorlanabilir.
  4. Tutarlılık ilkesi: Öğrenenler, öğrendikleri konuyla alakası olmayan sözcüklerin ve resimlerin olmadığı ortamlarda daha iyi öğrenirler. Bilgiler, gereksiz bilgilerden arındırılmış olur böylece. Örneğin; elmanın, hem İngilizcesini hem  Türkçesini yazar ve yanına da resmini koyarsak; bu, olayı mantıksızlaştırır.
  5. Duyu biçimi ilkesi: Öğrenenler animasyonlarla ya da videolarla desteklenmiş ortamlarda daha iyi öğrenirler. Çok fazla duyuya hitap ettiğinden iyi bir öğrenme gerçekleşir.
  6. Gereksizlik ilkesi: Bir konuyu hem animasyon hem de yazılı metin kullanarak aynı anda vermeye çalışırsak, öğrenci hangi materyale adapte olacağını şaşırır ve gereksiz öğrenme gerçekleşir.
  7. Bireysel farklılıklar ilkesi:  Tam öğrenmenin gerçekleşmesini sağlamak için bireysel farklılıkları göz önünde bulundurmalıyız. Öğrenenlerin, konuya dair hiçbir şey bilmediğini varsayarak bilgileri vermeliyiz.

Kısaca ders içerisinde çoklu ortamın ne demek olduğunu ve çoklu ortam tasarlarken hangi kuramlardan ve ilkelerden yararlanacağımızı gördük.

Yorum bırakın